[vc_row][vc_column][vc_column_text]

Uthman Ghani

[/vc_column_text][vc_column_text]Hz. Osman Gani (r.a.), Hz. Ömer’in (r.a.) ölümünden kısa süre önce tayin ettiği kurul tarafından üçüncü halife olarak seçilmiştir. Kureyş’in tanınmış Beni Ümeyye  ailesine mensuptu. Kendinden önceki beşinci nesilde soyu Hz. Muhammed’e (s.a.v.) bağlıydı. Fakirlere karşı cömertliği o kadar bilinirdi ki  “gani’’ lakabını kazanmıştı.

Hz. Osman  (r.a.) islamiyeti yakın arkadaşı Hz. Ebubekir’in vaazlarını dinleyerek benimsemiştir. İslamı kabul eden dördüncü kişidir fakat amcasının zulmetmeye başlamasıyla çok eziyetlere göğüs germiştir. İki kere hicret etmiştir. Önce Abyssinia’ya sonra Medine’ye.

Hz. Muhammed (s.a.v.) ona çok itibar ederdi ve kızı Rukiyye’yi onunla evlendirmişti. Onun vefatıyla ikinci kızı Ümmü Gülsüm’ü evlendirdi. Böylece Hz. Osman’a(r.a.) iki nurlu anlamına gelen Zinnureyn denilirdi.

Servetinin bir çoğunu İslam uğruna harcadı. Bir keresinde Müslümanların faydalanması için bir yahudiden çok iyi kalite suyu olan pahalı bir kuyu satın aldı. Tebük savaşının masraflarını karşılamak için 10.000 dinar, 1000 deve ve gerekli mallarla dolu yetmiş at verdi. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cennetle müjdelediği on kişiden biridir.

Hz. Osman’ın (r.a.) halifeliği sırasında İslam İmparatorluğu daha da genişledi. İran’da bir isyan bastırıldı. Kuzeyde Romalılar tekrar Hz. Amir Muaviye komutasındaki İslam güçleri tarafından yenildi. Sonra Romalılar denizden gelerek Mısır’ı almak istediler fakat bir kere daha İslam güçleri tarafından geri püskürtüldüler. Bu savaşların sonucunda, Tüm İran, Anadolu ve Mısır Müslüman kontrolu altına girdi. Onun hilafeti sırasında deniz kuvvetleri ve filo oluşturuldu.

Hilafetinin ilk altı yılında, İslam İmparatorluğu sadece genişlemedi aynı zamanda halk barış ve zenginliğe kavuştu. Hz. Ebubekir’in (r.a.) derlediği Kuran’ın kopyaları ülkenin her yerine gönderildi. Bu kesinlikle onun en önemli işiydi. Bugün elimizde olan Kuran-ı Kerim onun hilafeti sırasında kendi nezaretinde derlendi. Bununla beraber hilafetinin son altı yılı, İslam Devletini zayıflatmak amacıyla Müslüman olan Yahudi , Abdullah bin Sabah’ın da içinde bulunduğu belli gurupların entrikaları nedeniyle karmaşa ve çatışmalarla geçti.

Bunun sonucunda, çeşitli gruplardan bazı insanlar Hz. Osman’ın (r.a.) içten açıklamalarını hiçe sayarak ona haksız suçlamalar yönelttiler. Ayrıca  çok ince ve nazik karakteri nedeniyle bu isyankar insanlar azgınlıklarını arttırdılar. Bu tehlikeli durumda, Hz. Osman (r.a.) çok büyük anlayış  ve sonsuz sabır göstererek masum Müslümanların kanının dökülmesini engelledi.

Hilafetinin sonuna doğru, Hz. Osman’ı (r.a.) görevinden almak isteyen gruplar Medine’ye girdi. Müslümanların kanının dökülmesini istemediğinden onlarla savaşmayı reddetti. Evi, görevini bırakmasını isteyen isyancılarla sarıldı fakat Hz. Osman (r.a.) Allah’ın tayin ettiği Halifelikten inmeyi kabul etmedi çünki Halifeyi Allah’ın gönderdiği inancına sıkı sıkıya bağlıydı.

Hz. Osman (r.a.) Kuran okurken 82 yaşında 17 Haziran 656 yılında şehit edildi. Hayatını kesinlikle hilafetin bütünlüğü ve İslam yararına adadı.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]